Kardeş kıskançlıkları, birden fazla çocuğu olan her ailede görülür. Çünkü hiçbir çocuk, anne ve babasının ilgisini, sevgisini, zamanını bir başkasıyla paylaşmayı tercih etmez.
Özellikle anne, çocuk için dünyadaki en değerli varlıktır. Annenin sevgisini, ilgisini kaybetmek veya başkasıyla paylaşmak zorunda kalmak, çocuk için kaygı verici olabilir. Bazı çocuklar kardeş istediklerini söyleyebilirler, ancak onların istediği yalnızca bir oyun arkadaşıdır. Kardeşin ne demek olduğunu, getirdiklerini öngörecek olgunlukta değillerdir. Bu yüzden, başta istese de sonradan problemler baş göstermeye başlayabilir.
Doğal olarak, yenidoğanın fiziksel olarak tüm ihtiyaçlarını annesinin gidermesi gerektiğinden, ilk çocuğa ayrılan zaman, sevgi ve emek azalır. Tüm ilginin ve sevginin tamamen kendi üzerinde olmasına alışkın olan çocuk, değişen bu yeni düzene alışmakta zorlanabilir.
Bu süreçte, ne yapılacağını, nasıl davranılacağını bilmek faydalıdır. Yenidoğanın eve gelişinden hemen önce veya hemen sonra çocuğu okula başlatmamak, anneanneye/babaanneye yollamamak önemlidir. Çocuk, kendini dışlanmış, uzaklaştırılmış hissedebilir. Zaten uyum sağlaması gereken önemli bir değişiklik varken, bir de alışık olduğu hayat düzeninin değişmesi çocuk için kaygı verici olabilir.
Yenidoğanın eve gelmesiyle anne babalar, büyük çocuktan bir anda daha olgun davranışlar beklemeye başlayabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, o da hâlâ bir çocuktur ve bir anda büyümesi beklenemez. Büyük çocuğun her zaman yol gösterici, alttan alan, başarılı ve uslu olması beklenir. Bu gibi beklentiler, çocukta haksızlığa uğradığı hissini uyandırıp yenidoğana karşı kızgınlık hissetmesine yol açabilir. Bazen bu gibi dönemlerde büyük çocuk, daha önce yapmadığı hareketleri yapmaya başlayabilir. İlgiyi tekrar üzerine toplayabilmek için bebek olmak gerektiğini düşünerek bebekleşebilir. Alt ıslatma, parmak emme, kendi kendine yemek yiyememe, sürekli ağlayarak bir şeyler isteme gibi davranışlar görülebilir.
Bu tip anlarda, “Bak, o senin kardeşin, abla/ağabey oldun, artık onu sevmelisin, korumalısın” gibi ifadeler yerine, çocuğun gerçek duygularını ifade etmesine izin verin. “Sürekli ağladığı için bazen ben de yorulup kızabiliyorum. Sana eskisi kadar zaman ayıramasam da seni az sevdiğimi düşünme. Ben de kardeşim olduğunda aynı şeyleri hissetmiştim, seni anlayabiliyorum” gibi cümlelerle çocuğun duygularını anlamasına ve ifade etmesine yardımcı olabilirsiniz.
Kendisini hâlâ özel ve önemli hissetmesi, bu süreç için çok faydalı olacaktır. “Sen benim bir tanecik kızımsın/oğlumsun, iyi ki senin gibi bir kızım/oğlum var” gibi ifadeleri sıkça kullanın. Büyük çocuk ağladığında ya da istemediğiniz bir şeyi yaptığında “Küçük kardeşin, bebek bile senin gibi yapmıyor. Sen beni çok üzüyorsun, bebek beni hiç üzmüyor” gibi kıyaslayıcı ve kıskançlık hissini pekiştirici ifadeler kullanmaktan kaçının.
Yenidoğanın bakımı konusunda küçük yardımlar istemeniz faydalı olabilirken, fazlası çocukta bıkkınlık hissi yaratabilir. İstediği kadar yardımcı olmasına izin verin ve böyle anlarda “Sen de böyleydin, sonra büyüdün. O da senin gibi büyüyecek, senin gibi oyunlar oynayabilecek” diyebilirsiniz. Büyük çocuğun bebeklik fotoğraflarına beraber bakıp anımsamak, onun da bir zamanlar aynı süreçlerden geçtiğini görmesine yardımcı olabilir.
Her ne kadar yenidoğan fiziksel anlamda size bağımlı olsa da, büyük çocuğun ruhen size ihtiyacı olduğunu unutmayın. Birbirlerine fiziksel zarar verme boyutuna gelmediği sürece aralarındaki kavgalarda taraf tutmamanız yararlı olacaktır. Ancak “Sen küçüksün, sen büyüksün” gibi cümleler kullanmadan, çözüm önerilerinde bulunabilirsiniz.
Uzm. Psk. Gamze Selin Taşkeli